ŞAP HASTALIĞI

Türkiye’de ŞAP Hastalığı'nın Güncel Durumu
Hızlı ilerleyen küreselleşme, iklim krizi, uluslararası seyahatler vb. nedenlerden dolayı hayvan sağlığı, gıda güvenliği, halk sağlığı gibi birçok konuda Veteriner Hekimlerin kritik görevleri bulunmaktadır. Özellikle de zoonozlarla ilgili olarak Veteriner Hekimleri Mikrobiyoloji uzmanlarının büyük sorumlulukları bulunmaktadır. Kamuoyunu en doğru bilimsel verilerle bilgilendirmek için Veteriner Hekimleri Mikrobiyoloji Derneği olarak üzerimize düşeni yapmayı istiyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 23.05.2025 tarihinde yayınlanan raporuna göre:
Ülkemiz 3 Mart 2023 tarihinde, Şap virusu, SAT-2 serotipi ile ülkenin doğusunda başlayan bir salgın yaşadı. Salgın komşu ülkelere de yayılarak önemli bir risk oluşturdu. Tarım ve Orman Bakanlığımız o tarihte, hızla Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) ve Avrupa Birliği (AB) ile birlikte çalışarak, hızla harekete geçti ve gerekli aksiyonları aldı. Türkiye Ulusal Hastalık Kontrol Merkezi’nin 2014 yılında yürürlüğe koyduğu “Risk Tabanlı Kontrol Programı”nda elde edilen bilgiler kullanılarak, diğer kurumlarla koordinasyon sağlandı. Dolayısıyla 2023 yılı Ocak ayında bu ilişkiler ve program gerektiği şekilde yürültüldü. Bu sürede, planlama, gözetim, kriz iletişimi ve lojistik üzerine odaklanıldı. Öncelikli konu SAT-2 serotipine karşı yerel aşı üretilmesi ve diğer ülkelere de yayılımın engellenmesi oldu. WOAH ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile işbirliği yapılarak bu eylem tamamlandı. SAT-2 serotipinin ülkemize daha ulaşmadan önce tespit edildiği bildirildi. Ülkemiz kendi Şap aşısını üreten 7 ülkeden biridir. Ocak 2023 ‘de üretilen aşılarımızda SAT-2 serotipi bulunmadığı halde, 25 Ocak’ta Irak’tan örnekler alınarak SAT-2 serotipi 2 Şubat’ta doğrulandı. Ulusal Şap ve Ağız Hastalığı Enstitüsü’müz onay alındıktan 37 gün sonra, 28 şubat tarihinde SAT-2 serotipi içeren aşıyı üretti. Ayrıca AB aşı bankasından ilave olarak 497.500 doz aşı tedarik edildi. Yüksek riskli bölgelere öncelik tanınarak, AB’den temin edilen aşılar Şap hastalığından ari bölge olan Trakya’da kullanıldı. Devamında 800.000 koyun ve sığır aşılandı. Çalışmalar ülke çapında devam etti. Ülke genelinde 9.000’den fazla Veteriner Hekim görev yaptı ve ülke Ağustos ayı sonuna kadar ülkedeki sürülerin %90’ını oluşturan 14.2 milyon büyükbaş ve 2.5 milyon küçükbaş hayvan aşılandı. Uzak ve dağlık bölgelere lojistik destek sağlanarak, aşıların tesliminde mobil üniteler ve taşınabilir soğuk hava depoları kullanıldı. İhtiyaç duyulan yerlere geçici personel eklendi. Hareket kısıtlamaları kontrol noktalarında, güvenlik güçlerinin desteği ile sağlandı. Veteriner Hekimler halka Şap hastalığı, biyogüvenlik ve karantina protokolleri hakkında eğitim verdi. Sivil toplum kuruluşları ve özel sektör Veteriner Hekimleri de kamu personelinin kısıtlı olduğu bölgelerde, sürece katkı sağladı. Büyük çiftlikler kendi Veteriner Hekimleri ile destek oldu. SAT-2’nin kontrolü için 2023 sonbaharında 2.5 ay içerisinde, 13.7 milyon sığır ve 500.000 koyun aşılandı. 2024 sonbahar ve 2025 ilkbahar arasındaki dönemde ara tur yapılarak koruma artırıldı. Toplam 13 milyon sığır salgının başından itibaren aşılandı.
Sonuç olarak, salgın sayısı %70 oranında azalarak, 350’den 104’e düştü. Sürecin devamı için Veteriner Yol Kontrol ve Muayene İstasyonları kuruldu. İlk istasyon 2023 Eylül’de Erzurum’da , 2025 başında Elazığ, Ankara, Kayseri ve Çankırı’da dört istasyon daha faaaliyete geçti. İstasyonlarda sağlık denetimleri yapan, para cezası kesen ve ya gerektiğinde kesimi uygulayan ve Veteriner Hekimler 7/24 saat görev yapmaktalar. Açılan istasyonlar sadece Şap hastalığı değil, diğer hastalıkların önlenmesi için de oldukça önemlidir.
Aynı dönemde 46 ülke Dünya Hayvan Sağlığı Bilgi Sistemi (WAHIS)’e toplam 6.895 Şap hastalığı salgını bildirdi. Güney Afrika’da ilk kez SAT-3 serotipi, Çin’de O serotipi görüldü. Güney Afraka’da SAT-1 serotipi, Filistin Özerk Toprakları’nda O serotipi ve Komorlar’da SAT-1 yeni suşu tespit edildi. Almanya, Macaristan ve Slovakya’da dahil 14 ülkede hastalık tekrar tespit edildi. Almanya’da 2025 ocak ayında, mandalarda O serotipi tespit edildi. Bu salgın Almanya’da, 1988’den beri ilk salgın ve Bulgaristan’daki 2011 yılından bu yana tespit edilen Avrupa’daki ilk Şap Hastalığı salgınıdır. Şap hastalığı serotiplerinin çapraz koruma sağlamadığı ve serotipler içinde bile farklılık gösterdiği göz önüne alındığında, WOAH doğru suş tanımlamasının çok önemli olduğunu; etkili aşı geliştirme ve yeni ve yeniden ortaya çıkan suşların yayılmasını azaltmak için bilgilendirilmiş küresel hastalık kontrol stratejilerinin önemi vurgulandı.
Tarımsal Strateji ve Politika Geliştirme Merkezi’nin Temmuz ayında yayınladığı rapora göre, Şap hastalığının yaratacağı ekonomik kayıplar:
Ülkemizdeki büyükbaş hayvan populasyonunun %30’unun hastalıktan etkilendiği tahmin ediliyor. Hastalıktan dolayı yaşanacak kayıplar şu şekilde sıralandı:
-
Oluşacak et üretim kaybından dolayı yıllık yaklaşık 2.3 milyar dolar,
-
Oluşacak süt üretim kaybından dolayı yıllık yaklaşık 875 milyon dolar,
-
Tedavilerden dolayı kullanılan ilaçlardan oluşan yıllık 416 milyon dolar,
-
Aşı uygulamalar için yıllık yaklaşık 50 milyon dolar,
-
Buzağı ölümlerinden oluşacak kayıp yıllık yaklaşık 25 milyon dolar,
-
Bunlara ilaveten hayvan ve hayvansal ürünlere getirilecek yasaklar ile kanatlı eti, damızlık ve sofralık yumurta, bal, süt ve süt ürünleri, canlı haycan, et ve et ürünlerine getirilecek ihracat kısıtlamalarından dolayı yıllık yaklaşık 437 milyon dolar,
-
Toplam yıllık yaklaşık 4.1 milyon dolar (162 milyar lira) kayıp yaşanacaktır.
Bu büyük kayıp ile birlikte hayvancılık sektöründe gerileme ve buna bağlı olarak sanayi işletmelerinin kapanmasına ve istihdam açığına neden olacaktır.
Türkiye İstatistik Kurumu, 2024 verilerine göre şap hastalığı salgınının ülke genelinde çok fazla hastalık mihrakı oluşturduğu, Dünya Şap Hastalığı Referans Laboratuvarı tarafından, ülkemizde daha önce görülmeyen, Doğu ve Güneydoğu sınırlarımız dışındaki ülkelerden SAT-1 ve SAT-2 serotipleri ile Uzakdoğu orijinli O/ME-SA/SA 2018 alt tipi tespit edildiği bildirilmiştir.
Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından yapılan açıklamaya göre salgın kontrol altına alınmıştır. Ülke genelinde yürütülen yoğun aşılama, karantina ve saha denetimleri sayesinde hastalığın yayılımı büyük oranda sınırlandırılmıştır. Aşılama oranı %92’ye ulaşmıştır. Tüm büyükbaş hayvan varlığı ilk tur aşılamadan geçirilmiş olup ikinci tur aşılama kampanyası başlatılmıştır. Bilim dışı iddialara karşı adli süreç başlatılmıştır.
Şap hastalığı dünya çapında ekonomik açıdan en yıkıcı olan hayvan hastalıklarından biridir. Görüldüğü üzere Şap hastalığı ülkemizde büyük bir kayba neden olmuştur. Bakanlığımız hızlı şekilde aksiyon almış, daha ülkeye girmeden SAT-2 serotipini elde etmiş ve olabilecek en kısa sürede aşıyı üretmiştir. Aşının ugulanması, hareketlerin kısıtlanması, pazar yerlerinin kapatılması, halkın eğitilmesi için birçok uygulama yapılmıştır. Bu uygulamalar DSÖ Türkiye’nin 2023 yılında hayvan sağlığını tehdit eden Şap hastalığı SAT-2 serotipine karşı hızlı bir yanıt vererek başarılı bir mücadele sergilemiştir diyerek, ülkemizden övgüyle bahsetmiştir.
Biz de Ulusal Şap ve Ağız Hastalığı Enstitüsü’nü salgın gelmeden Irak’tan alınan örnekten SAT-2 serotipini elde ederek hızla yerli aşı üretmesini tebrik ediyoruz. Bakanlığımızın Şap hastalığı salgınınında aldığı önlemler, hızlı şekilde kurulan uluslararası otoritelerle iletişim, aşını üretilmesi ve aşının dağıltılması ve uygulanması için yürütülen çalışmalar, özel sektörün ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği, hayvan hareketlerinin kısıtlanması, kontrol noktalarının oluşturulması, halkın eğitilmesi konusunda yapılan işlemler salgının söndürülmesi için oldukça önemli olmuştur. Ayrıca bu salgında en büyük görev ve sorumluluk fedakarca, gönülden, en zor koşullarda sahada, laboratuvarlarda ve tüm organizasyonda çalışan başta sayın meslektaşlarımız, Veteriner Hekimlerimizi ve görev alan tüm personelimizi, takdir etmeyi bir borç bilir ve teşekkürlerimizi sunarız.
Bu süreçte bütün bu yapılanların yanında sahadan aldığımız duyumlara göre:
-
Hayvan sahipleri arasında aşıya güvenmeyen, aşılamaya karşı çıkan yetiştiricilerimizin olduğu ve ikna edilmelerinde zorluklar yaşandığı,
-
Birinci tur aşılamayı yaptırıp, ikinci tur aşılamayı yaptırmayıp; yanlış bir düşünce olarak hayvanlarının yapılan aşılamadan dolayı hasta olduklarını bildirdikleri,
-
Eğitim almayan yetiştiriciler olduğu,
-
Bu tür hastalıkların önlenmesinde çok önemli rolü olan biyogüvenlik önlemlerinin alınmadığı, alınan önlemlerin yeterli olmadığı, biyogüvenliğin öneminin anlaşılmadığı görülmektedir.
Dolayısıyla ülkemiz için çok büyük ekonomik kayıplara neden olan bu tür salgınlarla mücadele için:
-
Yetiştiricilerimize aşının önemi, etkinliği, uygulama yöntemi ve sonuçları hakkında ikna edici eğitimlerin yapılması son derece önemlidir.
-
Ülkemizin konumu itibari ile sınır ülkelerimiz ile hayvan hareketlerinin sınırlandırılması, bu tür hastalıkların önlenmesi açısından son derece önemlidir.
-
Hayvanların mutlaka aşılanmaları, rapel aşılarının yapılması son derece önemlidir.
-
Biyogüvenlik önlemlerinin tam ve eksiksiz şekilde uygulanması, biyogüvenlik önlemlerinin nasıl uygulanacağının uygulamalı şekilde anlatılması ve biyogüvenliğin önemi vurgulanarak anlatılmalıdır.
-
Gerekirse sosyal medya, görsel iletiler sık sık kullanılarak tüm halkımız bilinçlendirilmelidir.
-
Aşı uygulatmayan, biyogüvenlik önlemlerini almayan hayvan sahiplerine cezai yaptırım uygulanmalıdır.


